600 TL ve üzeri alışverişlerinizde kargo bedava!
Bana Güneş, Çiçek ve Resmini Gönder - Ergun Hiçyılmaz | Yeni ve İkinci

Bana Güneş, Çiçek ve Resmini Gönder

ISBN / BARKOD : 14000000001287
Üretici : Destek Yayınları Sahaf
Yazar : Ergun Hiçyılmaz
Sayfa Sayısı : 456
Konu Genel Konular / Diğer
Mahpushanenin ne olduğunu hiç bilmezdim, başı yukarılarda gezip, özgürlüğe kanat çırptığım ilk yıllarda papatyalar ve gelincikler toplar, yeşillerden demetler dağıtırdım. Benim pencerelerim hep maviye ve yeşile açıktı. Ne demir Yazının devamı...
STOKTA YOK
Kitapsahaf Fiyatı : 15,00

Ürün Özellikleri

Stok Kodu

14000000001287

Boyut

13.00x21.00

Sayfa Sayısı

456

Basım Yeri

İstanbul

Basım Tarihi

2013

Kapak Türü

Ciltsiz

Kağıt Türü

2. Hamur

Dili

Türkçe

Mahpushanenin ne olduğunu hiç bilmezdim, başı yukarılarda gezip, özgürlüğe kanat çırptığım ilk yıllarda papatyalar ve gelincikler toplar, yeşillerden demetler dağıtırdım.

Benim pencerelerim hep maviye ve yeşile açıktı. Ne demir parmaklıkları vardı, ne tel örgüleri. Kapılar sürgülü değildi. Kilit nedir, pranga nedir bilmezdim. Ve hiç kelepçe görmemiştim...

Hiç silah patlamamıştı yanı başımda... Hayattan yaralı bulunduğum yıllarda, her şeyin altüst olduğunu görecektim... 12den vurulup kalben yere serildiğim günlerde, sıcak bir elin bedenime değmesini bekliyordum.

Sonra sadece kendim için yürümeyecektim. Yeryüzü ve gökyüzü dâhil her şeyi paylaşmayı, çirkini ve güzeli tanımak, hayatla kucaklaşmak istiyordum. İstediğim her şey benim değil, bizimdi. Tıpkı diğerleri, büyümeye kuşanmışların yaptığı gibi yılkı atına binmiş, doludizgin gidiyordum. Yıldızlara, denizlere, nehirlere, sevgilere ve tabii ki ihanetlere...

Dur durak bilmez ve hesaba gelmez hayatı başkalarında aradığımda, doğrusu bu ya, bir hayli şaşırmıştım. Çektiğim çilenin, hesabını verdiğim hayatımın ışık düşmeyen bölümünün, onların yaşadıklarının yanında bir hiç olduğunu fark ettim.

Hasret çekmek kadar hasret çektirmek de anlatımda güçlük çekilen bir duyguydu. Belki de yakınlara verilmiş ama adı konmamış bir cezaydı bu.

Hasret çekmek, hasret çektirmek kadar, ihtimal ki, kesinleşmemiş bir müebbetti.

Onlar kelepçeden bilezik, urgandan kolye taşıyorlardı.

Hasret satırları tahdide tabiydi ama sevgilerine gem vurulamazdı onların. Hayatın bilinmezliği içinde mevkuf olarak kalmışlardı. Oysa çok şey bekledikleri yoktu dışarıdan. Bana güneş, çiçek ve bir de resmini gönderden gayri.

 

Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.


Yorum yaz
Kapat