600 TL ve üzeri alışverişlerinizde kargo bedava!
Taht Uğrunda Baş Veren Sultanlar - M. Çağatay Uluçay | Yeni ve İkinci

Taht Uğrunda Baş Veren Sultanlar

ISBN / BARKOD : 14000000003249
Üretici : Ötüken Neşriyat Sahaf
Yazar : M. Çağatay Uluçay
Sayfa Sayısı : 204
Konu
"Sultan Mahmut, Hasoda'da ve Babüssaade'nin önünde bu tahta oturmuş, bayram tebriklerini kabul etmişti. O günleri hatırladı, tebessüm etti, eliyle okşayarak yanında bulunan diğer tahtı seyre başladı. Bu Osmanlı Sarayı'nın en değerli ve Yazının devamı...
STOKTA YOK
Kitapsahaf Fiyatı : 15,00

Ürün Özellikleri

Stok Kodu

14000000003249

Boyut

12.00x19.50

Sayfa Sayısı

204

Basım Yeri

İstanbul

Basım Tarihi

2014-11

Kapak Türü

Ciltsiz

Kağıt Türü

2. Hamur

Dili

Türkçe

"Sultan Mahmut, Hasoda'da ve Babüssaade'nin önünde bu tahta oturmuş, bayram tebriklerini kabul etmişti. O günleri hatırladı, tebessüm etti, eliyle okşayarak yanında bulunan diğer tahtı seyre başladı. Bu Osmanlı Sarayı'nın en değerli ve san'atkârane yapılmış tahtı idi. Denildiğine göre bu tahtı, Türk-Hint san'atçıları Şah İsmail bugünkü tarihçilerin çoğu bunu kabul etmiyorlar- için yapmışlardı. Yavuz Sultan Selim Çaldıran savaşında harp ganaimi olarak almış, hazinesine koymuştu. Yuvarlaktı, ortasında bir minder vardı, tahtın her yanına inciler ve zümrütler kakılmıştı. Çok zarifti. Ondan sonra, Arz Odası'ndaki ve diğer yerlerde bulunan diğer tahtları hayalinde canlandırdı. Fakat fazla bir kıymet bulamadı. Hepsi de geniş sedirden, sandalyadan veya koltuktan başka bir şey değillerdi. Ne üzerlerine konan incilerden işlenmiş yumuşak minderler, ne de taht örtüleri kardeş kanına girmeğe şehzadeyi zorlayacak kadar kıymetli değillerdi. Çünkü sarayın hazinesindeki mücevherler yanında bunların adı bile geçmezdi. Evet, tahtın bir sırrı vardı. Fakat tahtların kendisi sırrın sebebi olamazdı. Muhakkak surette bu sırrı çözmeliydi. Onun için oturup tekrar düşünmeye karar verdi. Şah İsmail'in tahtının yumuşak minderinin üzerine oturunca rahatlık hissetti, üzerine bir rehavet çöker gibi oldu, o zaman tahta daha çok yerleşti, gözlerini kapadı, düşünmeye başladı. Bir anda, okuduğu Türk tarihi gözünün önünden bir rüya gibi geçti."

Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.


Yorum yaz
Kapat